30 Ağustos 2012 Perşembe

TÜR - 6.BÖLÜM : Çarpışma -


                                                    TÜR -6.BÖLÜM : Çarpışma-
-Lütfen bana zara vermeyin. Ben birşey yapmadım.
Kristy ellerini yüzünün üstüne getirmişti.Gözlerini kapamış ,korkudan titriyordu adeta.Vücudan soğuk bir pullu deri değiyordu.Bir anda o his yok oldu.Anlaşılan her kimse Kristy’e zarar vermekten vazgeçmişti.Kristy gözlerini hafifce araladı.Elleri hala yüzünü korumak için siper modundaydı.Kristy tırnaklarının uzadığını farketti.
-Kristy?!
Kristy birine çarptığını unutmuştu.Bir haraketle yerinden kalktı.Geri çekildi ve agzından bilinçsizce bir tıslama çıktı.Sanki rüyasında gördüğü gibi Missy’nin ona kızdığında çıkardığı sese benziyordu.Ama karşısındaki kişiyi görünce şaşırdı.
-Aa..Şey sen burda ne yapıyorsun?Ve sen … sende dönüşmüşsün?!


Kristy şaşırmış bir şekilde kalmıştı.O keskin zümrüt yeşilimsi gözler…2 tane keskin sivri diş… Derisindeki pullar… Adeta bir yılanı andırıyordu.
-Ee tabi koşarken dikkat etmez , bir türe çarparsan daha ani tepkiler alabilirsin.İyisin değil mi? Özür dilerim.
Jackson hafif gülümsedi.Kristy’de karşılık verdi.
- Şey asıl ben özür dilerim.Ya ben kaçıyordum. Sonra elime…
Kristy eline gelen şeyi hatırladı ve arkasına baktı.Buda neydi ya? Sarı bir uzun bişey kuyruk sokumundan aşağı doğru uzanıyordu.Kristy arkasını Jackson’a döndü.
-Buda neyin nesi?
-Şey biz ona kuyruk diyoruz.
Jackson gülmemek için kendini zor tutuyordu.
-Ne kuyruk mu?!
-Yeni mi dönüşmeye başladın?
-Şey.. evet sanırım…
Jackson etrafına bakındı.
-Acaba kimse görmeden normale dönsek mi?
-Aynen.
Gözlerini kapattılar ve derin derin nefes aldılar.Gözlerini açtıklarında normale dönmüşlerdi.Jackson ilk duraksadı.Kristy birşeyden kaçtığını söylemişti.
-Aa..Şey.. Neyden kaçıyordun?
-Bilmiyorum.Birşey duydum.Beni öldüreceklerdi.Ama sana çarpınca sesler yok oldu.
Jackson gözlerini kıstı.Ciddileşmişti.
-Buraya kadarda mı gelmişler?İnanamıyorum.Kristy gene böyle bişey olursa gene kaç.Onlar iblisler.Besin kaynakları bizleriz ve..
Kristy şaşırmıştı.O sırada Jackson’un gözleri Kristy’nin pantolonuna kaydı.Kristynin panrolonunda portakal büyüklüğünde delik vardı.Önce kafasından bir “WAOOW” geçirdi.Kristy’nin çatalı apaçık belli oluyordu.Hemen üzerindeki ceketi çıkarıp Kristy’nin beline sardı.
-Neden bunu  yaptın?
-Şey..Galiba kuyruk oluşurken pantolonla barış sağlayamamış.
Kristy utançtan kıpkırmızı kesilmişti.
-Ama senin kıyafetlrin yırtılmamış?
-Bunlar özel kumaşlar.Annem Santa Clariss’den getimişti.Neyse seni takip eden yok.Ben varken olmaz.
İkiside gülümsedi.Kristy  Jackson’a bakamıyordu.En azından kırmızı yanaklarıyla gözlerine.
-Dersiniz ne?
-Biyoloji olması lazım.
-Aa.. benimde. Gel sınıfa beraber çıkalım.
-Tabi olurda sen neden dışarıdaydın?
-Ya annem gelmişti.Onla konuştum ama meşgüldü biraz.Şimdi sınıfa gidiyodum bende.
Yan yana yürümeye başladılar.
-Ya tüm okula rezil olmadım dimi?
-Aa tabikide hayır.Bu ilk olmuyo zaten.
-İlk olmuyo derken?
-Dün Suzie’yi görmüş olmalısın.
-Bizim servisimiz kaza yapmıştı.
-Aaa evet doğru.Ama tabi o anda görülmüş her sahneyi insan beyinlerinden silindi.
-Nasıl yani?
Kristy duraksadı.Jacksonda durduğunu görünce durup Kristy’e döndü.
-Yani çok yüksek derecede konsantre olup normal haline zaman çabuk geçmeden dönersen , insanların beyninde senin ne olduğu hakkında bir bilgi kalmaz.
Tekrar yürümeye başladılar.
-Peki ya ben?
-Ah sen yemekhaneden koşarak çıktın.O sırada zaman zaten geçmişti.
-Hadi ya!Peki şimdi ne olucak?
-En azından şanslısın yarın okulda değiliz.Buda unutulur gider.
Kristy onaylarcasına kafasını salladı.Yürümeye devam ettiler.En sonunda Biyoloji sınıfın önüne gelmişlerdi.Biraz bakıştılar.Jackson kapının kulpuna uzandı.Duraksadı.Elini kapının kulpundan çekti.Kristy’e döndü.Göz göze bakışmaya başladılar.Jackson Kristy’nin yüzünü tuttu.Kristy ilk defa birini bu kadar öpmek istiyordu.Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı çarpmaya başlamıştı.Kristy biraz uzandı.Jackson’u öpmesi için aralarında pek az mesafe kaldı.Hemen,şimdi dudaklarına yapışabilirdi.Gözlerini kapattı.Jackson’un elleri yüzünden yavaşca Kristy’nin hatlarından geçerek beline sarıldı.Şimdi öpmenin tam sırasıydı.Tenin sıcaklığını hissedebiliyordu ve nefesini..İkisininde kalbi hiç bu kadar hızlı çarpmamıştı.
-Siz ikiniz!

29 Ağustos 2012 Çarşamba

TÜR - 5.BÖLÜM : Görünmeyen Sesler -


5.BÖLÜM(Görünmeyen sesler)
Kristy hemen ellerini kafansa götürdü.Eline tüylü kıkırdaktan bir şey geldi.İlk önce bir çığlık attı.Elleriyle kafasınıdakileri gizliyip koşmaya başladı.Eyvah! artık bu tuhaflığı herkes görmüştü.Şimdi ona ne olucaktı.Onuda mı yakıcaklardı?Herkes onun yemekhaneden koşarak çıkmasını izledi Dave’de arkasından koşarak çıktı.Kristy ilk gördüğü tuvalete daldı.3-4 Kız dedikodu yapıyordu.
-Çıkın buradan!
Gene bağırmıştı.Bu sefer tırnakları ve gözleri değişmişti. Kızlar Kristy’nin yüzünü görünce bir çığlık atıp tuvaletten çıktılar.Kristy aynanın önüne geçtip ağlamaya başladı.Neden bunların hepsi ona oluyordu? Buda neydi?
-Hayır!Bu… bu olamaz.Bunlar ne ? Bu kafamdaki şeyler.Bur tırnaklar.Bu bal rengi acayip gözler.Neler oluyor bana?
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.Tam o sırada Dave kapıyı kırarcasına açtı.
-Kristy iyi misin?
-GİT BURDAN!
Kristy’nin yüzü gittikçe değişiyordu.Şimdi dudakları nerdeyse ikiye ayrılmıştı.Dudaklarının üstündeki sivilcemsi şeylerin olduğu yerden misinaya benzer ipliğimsi tüyler çıkmıştı.
-Tamam sakin ol.Küçük bir değişim
-Küçük mü? Yüzümü görmüyorsun galiba.Herkesten farklıyım.Yakıcaklar beni eskisi gibi.Yalnızım bu dünyada.
Hıçkırarak ağlayarak Dave’e sarıldı.Omzuna kafasını koyup ağlamayı sürdürdü.
-Yalnız mı? Farklılık mı? Yakmak mı? Ahhaaha fazla bilim kurgu izliyosun galiba.Birincisi evet farklısın ama insanlardan.İkincisi yalnız değilsin.Senin gibi çok kişi var ve üçüncüsü yakılmak diye bir şey yok.Tarihçilerin uydurduğu saçmalık.
-Benim gibi bu okulda kim olabilir?!
-Örnek mi istiyorsun?
Dave geri çekildi.Kafasında aynı Kristy’de olan gibi iki tane bir şey çıktı.Kristy Şaşkınlıkla izledi.
-Se.. sende mi?
-Evet.
Dave gülümsedi.Kristy’de göz yaşlarını sildi.
-Onlar kulakların.
-Kulak mı?
Dave gözlerini kapadı derin derin nefes aldı ve Dave’in kulakları yavaşca içeri girdi.Kristy Dave’in kulakları yok olduğunu görünce bir umutla aynaya baktı.Ama Kristy hala aynıydı.
-Ama seninkiler yok oldu?Ne olucak bunlar?Sonsuza kadar kalıcak mı?
-A..Hayır tabikide.Bu senin elinde sadece biraz konsantresyon lazım.Gözlerini kapa ve derin derin nefes al.Sakin ol.
Kristy ,Dave bunları der demez gözlerini sımsıkı kapamıştı.Bu kabus geçmesini istiyordu.Derin derin nefes aldı.
-Kristy .. Hey Kristy? Gözlerini açabilirsin.
Kristy korkakca gözlerini açtı.Dave ona gülümsüyordu.Gözlerinde minnet dolu bir şekilde baktı ve arkasını döndü.Aynadaki yansıması normaldi.
-Ah! Çok teşekkür ederim!
Dave’e hemen sarıldı.Dave biraz kızarmıştı.
-Şey..Sorun değil.
-Bugün olanlar için çok üzgünüm.Sana gerçekden çok ayıp oldu.Bir an unu….
-Tamam sorun değil.
Dave hafif gülümsüyordu.
-Asıl sorun şu biz ikimiz aynı aileden değiliz ve aynı şeye dönüşüyoruz.Bu çok acayip.
-Acayip olan hiçbir şey yok Bay Dave.
Kapı açıldı.Sasha kapıyı eliyle tutuyordu.Ve kafasıyla dışarı çıkmaları için işaret yaptı.Dave ve Kristy dışarı çıktı.
-Ben size Kristy’le ilgili bir şey konuşulmayacağını söylemiştim değil mi?
-Şey ama ihti…
-Bu sizi ilgilendirmez.Toplantıda her şey açıklanacak zaten.Ayrıca da içinizden biri fazla meraklı ve bizi deşifre etme konusunda üstüne yok.
Kristy başını öne eğdi.
-Dave sen benle gel Kristali görmek istiyorum.Kristy sende sınıfına git hemen.
Dave ve Sahsa  merdivenlerden yukarı çıktılar.Kristy tek başına bu koridordan , hiç bir şey olmamış gibi geçmek zorundaydı.Yavaşça ilerlerken birden ders zilinin çoktan çaldığı aklına geldi.Yok yazılmıştı.Eğer ailesine akşam “kızınız derse girmemiştir” diye mesaj gelirse herhalde okuldan kaçtığını düşünürlerdi. Revire ilerledi ve içeri girdi.Madam Molly bir kızla ilgileniyordu.Kız küçüktü.En fazla 14 yaşlarındaydı.Hafif kırmızıya çalan açık mavi gözler ve bukle bukle sarı saçları onu çok tatlı yapıyordu.Kız kollarını iki yana açmış Madam Molly’de kızın kollarına bakıyordu.
-Gene mi tenefüste dönüşüm geçirdin.
-Şey evet.
Kız üzgün gibi duruyordu.Ve bir anda Kristy’i fark etti.Yüzünde hayranlık ifadesi rahatlıkla okunuyordu.Yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.
-Aaa! Sen o kızsın.Sende bir türsün.Peki sen nesin?
-Şey ben tam…
-Ah Suzie o daha yeni dönüşüm geçirmeye başladı.Tam olarak bilemez.
Madam Molly Kristy’i savunurcasına iddalı konuşmuştu.Ama kızın art niyeti yokru.Kız tekrar gülümsedi ve Kristy’e döndü.
-Peki seyy ilk olarak ne değişim oldu? Yani hangi kişisel güce sahipsin?Bende ilk kanatlarım oluşmuştu.E tabi insanın kötü arkadaşaları olup.Çatıdan ittirilirse…
-Şey bende tahminim ilk tırnaklarında bir değişim oldu.
Madam Molly somurtmuşcasına izin kağıdı yazarken onları dinliyordu.E tabi özel güce sahip olmayı kim istemezdiki kıskanıyor olmalıydı.
-Tırnakların mı?Vaay! ama tabi ne olduğunu bilmeden yorum yapamam.Çok iyi birine benziyorsun.Ben Suzie ve sende..?
-Kristy
Kristy her zamanki gibi gülümsedi.Madam Molly Suzie’ye izin kağıdını uzattı.
-Peki biz nelere dönüşüyoruz?Mesela sen nesin?Bunlar neden oluyo?
O sırada Madam Molly telaş içerisinde Suzie’yi itekleyerek dışarı çıkardı.
-……ğan!
Ğan? Ğan’da neyin nesiydi ?Kristy tam duyamamıştı.Aklından Ğan’lı tüm kelimeleri geçirdi ama hiçbir şey aklına gelmedi.Madam Molly geri döndü.Kristy’e baktı.
-Evet şimdi sende mi dönüştün tenefüste.
-Eee.. Şey … Evet.
-Tamam bekle.
Madam Molly hemen izin kağıdını yazıp Kristy’e uzattı.Kristy kağıdı aldı yavaşça çıktı revirden.Koridorde ilerleme başladı.Bir an kulağına bir ses geldi.Kimin olduğu haklında hiç bir fikri yoktu.
-Hemen yakalayalım.Ana besin kaynağımız.Onu alırsak diğer türler zaten bizim.
Kristy durdu.Arkasına döndü.Birşey yoktu koridorda.Kimden bahsediyorlardı acaba?Babası ona “Kendine dikkat et Kristy.Duyduğun bir şey olursa görünmese bile kendini korumaya al.” demişti.Acaba bundan mı bahsediyordu?
-Eyvah! Bizi duydu yada gördü.Neden duruyorsunuz? Yakalayın!
Kristy şimdi ondan bahsettiklerinden emindi.Koşmaya başadı tüm gücüyle.Arada arkasına bakıyordu. Çok uzun bir mesafe atlayışı yapıyor gittikçe hızlanamaya başlıyordu.Bir anda kuyruk sokumunda bir acı hissetti.Sanki biri kuyruk sokumuna bışak saplıyordu.Acı çeker bir şekilde koşamaya devam etti.Acıma hissi durdu ama şuana kadar olmayan bir yerinden yeni bir his hissetmeye başlamıştı.Şu ana kadar öyle bir uzuvu yoktu sanki.Koşmaya devam ederken kuyruk sokumunu yokluyordu ve eline tüylü bir şey geldi.Hemen suratını arkasaına çevirdi bakamak için ama neyden kaçtığını unutmuştu ve bir den birine çarptı.Artık yakalanmıştı.Şimdi onu öldüreceklerdi.Çarptığı kişide Kristy’de yere yağılmıştı.Ancak Kristy’nin kafasını kaldırmasına zaman bulamadan boynundaki acıyı ve yüzündeki nefesi hissetti.


28 Ağustos 2012 Salı

TÜR - 4.BÖLÜM : Gelişmiş Duyu Sistemi -




4.BÖLÜM (Gelişmiş Duyu Sistemi)

Kristy tüm küçük kitabı karıştrdı.Başka ismi geçen cümle bulamadı.Hemen şok olmuş bir şekilde Liz’in kitabını aldı.O sayfayı bulmaya çalıştı ama öyle bir sayfa yoktu.Biraz duraksadı sonra hiçbir şey olmamış gibi Liz’e geri verdi.Gözlerini tüm sınıfta gezdirdi.Kimsede saçma bir şaşırma , merak ifadesi yoktu.Herkes Bayan Margret’in anlattıklarına konsantre olmuştu.
-Evet.Dediğim gibi eskiden bazı aile kökenine göre değişim geçirirdi.Nasıl oldukları bilinmiyor.Bu insanlar lanetlenmiş olarak yakıldılar.Zaten şu zamanlar yaşayamazlar.Neden diyeceksiniz bu koca ülkede eğer bir insan değişim geçirirse fark edilmeyecek mi?Edilecek. Gizli dolaşamazlar.
Kristy durdu.Değişim mi? Onada bu aralar bir şeyler oluyordu yada hayal gücü falasıyla üst raddedeydi.Hemen elini kaldırdı.
-Evet Kristy?
-Şimdi bu insanlar nasıl şekil değiştiriyor? Nasıl belirtiler veriyorlar?
-Yani dediğim gibi nasıl oldukları pek bilinmiyor.Bir çok şahite göre kanatlar varmış.Yada deniz kızları buna bir örnek.İnsan şeklinde ancak kuyrukları vardır.Eğer böyle bir değişim olsa herkes aynı olurdu zaten.Burdan anlıyoruz bir uydurma olduğunu.İnsanların uydurdukları saçmalıkladan biri.Size bu dersi anlatmam gerektiğini bende bilmiyorum.
-Özür dilerim ama bu benim soruma cevap olmadı.
Bayan margret transa girmiş bir şekilde durdu.Göz kapaklarını hiç kıpırdatmadan Kristy’e bakıyordu.Arkasına döndü eline bir tebeşir aldı.Tahtanın önüne geçip yazmaya başladı.
*TOPLANTIYI BEKLEYİN BAYAN KRİSTY
Kristy etrafına baktı herkes dönmüş Kristy’e korkutucu bir şekilde bakıyordu.Sanki bitkisel hayata girmiş gibiyi...Bayan Margret arkasını döndü.Acayip bir şekilde konuşmaya başladı.Sanki milyonlarca kişinin sesini andıran bir tıslamayla.
-Fazla meraklı olmanız çoğu türü tehlikeye atıyor ve yerinizi belli ediyosunuz Bayan Kristy.Mümkünse bu konu hakkında akşama kadar düşünmeyin!
Ve bir anda heryer karardı.Kristy boşluktaydı.Bir yerden düşüyordu sanki.Arkadan birçok arkadaşın sesi acayip konuşmalar saçma ilgisiz görüntüler , yemek masasında oturan insanların konuşmaları , Sasha ve Jackson ,Dave…. Okulun zili bir anda çalmasıyla her şey son buldu.Liz Kristy’i dürtüyordu.
-Hadi kalk artık uykucu.Öğle tenefüsü oldu.Bir daha seni erken uyandıran…
Kristy sırasından kafasını kaldırdı.Sınıftaki tüm öğrenciler dışarı çıkıyordu.
-Ne ? Ne oldu kaç ders kaçırdım?
Telefonunu çıkarıp saate baktı.Saat 12 olmuştu.Aklına tarih dersinde olan şey geldi.Hemen tahtaya baktı.Tahtada matematik işlemlerinden başka bir şey yoktu.Masada o kitapçığı gördü.Eline alıp sayfaları karıştırdı.İsmi geçen sayfa yoktu?!Nasıl yani gene mi halisünasyon görmüştü.Kafısını abisine çok mu takmıştı?Neden hep rüya görüyordu?Karnındaki gürültüyle tüm düşünceler aklından silindi.
-Of çok açım.En iyisi yemekhaneye gidelim.
-Hadi
Liz’le Kristy sıralarından kalktılar.Yavaş yavaş yürüyerek yemekhaneye indiler.Sıraya geçtiler.Bir tepsi alıp yemeklerini koydular.Uzun paralel yemekhane masalarından birine geçtiler.Tüm kızlar Kristy’nin oturduğunu görünce hepsi onların masasına toplanmaya başladı.Herkes Kristy’e bakıyor selam veriyordu.Anlaşılan eski popülerliğini tekrar kazanmıştı.Karşı masada oturan Jackson ve arkadaşlarıda Kristy’e bakıp bir şeyler söyleme başladılar.Kristy dikkatlice Jackson’un olduğu masaya baktı.Ne konuştuklarını duymak istiyordu ve bir anda Jackson’un sesi geldi.
-Güzel ve tatlı kız.
-Ahahahah evet siz konuştunuz mu onla Jackson Bey?
-Tabi serviste tanıştık.
Hepsi birden gülüştüler çocukların.Jackson biraz kızgın görünüyordu.Zümrüt yeşili gözlerindeki değişim görülmeye başlanmıştı.
-Hahahaha yeme bizi.Ayrıca o kız takılacak biri değil.Popüler olma çabası içerisinde.Seni kullanır o oğlum.
Ne ? Kristy mi popüler olma çabası içerisindeydi? Karen’nı tanımıyordu galiba onlar.Kristy durdu.Yani bu söze mi takılmıştı? İstemsiz bir şekilde karşı masadakileri duyabiliyordu.Bu nasıl olabilirdi?Tüm bu düşünceleri atmak için kafasını salladı ancak bir anda yayın değişir gibi oldu.Başka şeyler duymaya başlamıştı.


-Ah Kristy sürtüğün teki!
-Karen konuşma şimdi duyucak.
-2 masa öteden mi?Ah! Saçmalama Jessy bazen şu aklını kullan.
Kristy, Karen ve çirkin tayfasının sesinin tam arkadan geldiğini hemen anlamıştı.Arkasına döndü.3’ü birden Kristyle göz göze geldiler.
-Ah bak işte! Ben demiştim.
-Hayır saçmalıyorsun Jessy.Duymuş olması imkansız.Bunun için özel yeteneğe ihtiyacı var oda yok!Sadece gülümseyin ve el sallayın.
Hepsi birden yapmacık bir ifadeyle gülümseyip el salladılar.Kristy başını saçmalık derecesinde sallayıp önüne döndü tam o sırada Müdür Mosby ve Sasha konuşuyorladı yemek kapısının önünde.Kristy hemen tekrar yoğunlaştı.
-Evet Kristy’e de söyledim.Akşam toplantıya katılacak.Çocukların Santa Clariss’e gitmeleri sağlanacak Bay Mosby.Bu çocuklar değerli.Eğitilip savunmaya sokulması şart ayrıca nesil devam etmeli türler olmazsa insan halkının görünemyenlerden kimler koruyacak?
-Bilemiyorum Sasha.Direk polisede verebiliriz yada labarotuara.Onlar lanetli sendebiliyorsun. Kendinden.
-İyice saçmaladın!
Bir anda çıkan tırnakları , ellerindeki pulları gördü Kristy.Bay Mosby’nin yüzündeki korku her şekilde belli oluyordu.
-Siz beni açıkça anlayamadınız galiba Bay Mosby.Kesinlikle bu çocuklar için Santa Clariss , dünyaca ünlü ,Türlerin Gelişimi Ve Korunması için en iyi okul!
-Tamam Sasha.Sen bilirsin.
Bay Mosby’nin sesi korkmuş ve titrek geliyordu.Nerdeyse annesine sığınan çocuklar gibi ağlayacaktı. Sasha’nın tırnakları normale döndü.
-İyi o zaman .Zorluk çıkarma.
Kristy yüzünü yemeğe döndü.Artık başka bir şey duymak istemiyordu.Yeterince kafası karışıktı zaten.Birkaç kaşık yemek yedi.Bir anda duyma gücünü kaybediyor gibi oldu.Ancak sesler çoğalmaya başlıyordu.Her ağızdan bir ses çıkıyordu sanki.
-Kristy tam bir orospu.
-Bende seni seviyorum Nan.
-Ah tatlı kız.
-Matematikden 93 almışım.
-Artık şu okul kuralları değişmeli.
-Hmm… Bu yemekler leziz.
Artık dayanamayacaktı seslere Kafasını ağrıtmaya başlamıştı.Ve gittikçe yükseliyodu kulakları patlayacaktı sanki.Kristy kulaklarını kapadı ama sesler durmadan yükseliyordu.Liz Kristy’nin acı çeker gibi olduğunu fark etti.Kristy ayağa kalktı.Gözlerini kapatmıştı.Acılar çekiyordu.Kulaklarına daha da bastırıyordu.
-KESİN SESİNİZİ!
O kadar yüksek sesle bağırmıştıki tüm yemekhanede yankı yapmıştı.Tüm örenciler susmuş dönüp ona bakıyordu.Kristy artık saçma sapan şeyler duymuyordu.Kafasındaki uğultular birmişti.Kapattığı kulaklarını açtı.Bir “oh”  çekti.Gözlerinide yavaşca aralayar etrafa baktı.Herkes ona bakıyordu.Liz’e döndü.Liz korku dolu gözlerle kafasının üstüne bakıyordu.Ürkek bir sesle bir şeyler söyledi.
-Saçının arkasından çıkan sarı-pembe şeylerde ne?!


27 Ağustos 2012 Pazartesi

DARK HUNTERS - 2.BÖLÜM : Örgüt -


2.BÖLÜM (Örgüt)

“Evet Jenny.” Dedi onaylacasına.Çok samimi bir şekildede gülümsemişti.
Jenny Burno’ya şöyle bir baktı.Kaşlarını çattı.
“Senin makyajın bozulmuş ? kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?”dedi bir çırpıda.
“Angel sağ olsun ama sorun yok 2 sinide indirdi.” Dedi Burno dönerek yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Jenny inanmazcasına kaşlarını kaldırdı bana göz gezdirdi.Beyaz uzun koridorda ilerlemeye başladı.Burno bana döndü ve kafasıyla gelmem için işaret yaptı.Büyük bir asansöre bindik.Asansör kapatılınca durdu.Bir mekanizma Jenny ve bizim göz bebeklerine ışık gönderdi sonra asansör devam etti.Gittikçe aşağı iniyorduk.Belki yerin binlerce kat altına.Sonunda kapı açıldı.Dışarı çıktık.Metaldan yapılmış merdivenden tüm yer görülüyordu.Bir laborotuardaydık. Çoğu kişi bilgisayarla ilgileniyordu.Aynı dedem gibi… En ortada büyük silindirin içinde yeşil bir sıvı vardı.Yukarıya şöyle bir baktım.Yukarıdada katlar görülüyordu.Bir grup aynı benim  gibi giyinmişti.Anlaşılan dedem sadece bana yapmamıştı bundan.Önlerinde bir Profösör bir şeyler anlatıyordu. Etrafa o kadar dalmıştımki Jessy’nin ilerlediğini bile anlamamıştım. Burno beni dürtüp kafasıyla Jessy’i gösterdi. Hemen arkalarından ilerlemeye koyuldum.
“Burada ne yapıyorsunuz?”dedim.Merak ediyordum.
“Avcıları yok etmemiz lazım.Yada panzehir.” Arada arkasını dönerek konuşuyordu.Merdiven sonlanmıştı ama hala yukardaydılk.Jessy uzun kolu ittirdi ve üstünde durduğumuz kare platform inmeye başladı.Sarışın bir profösör Jessy’i görünce hemen ilerledi.Platform yere indi ve önümüzdeki bariyer açıldı.Jessy büyük bir gülümsemeyle profösörün üstüne atladı ve dudaklarına yapıştı.Profösör Jessy’i bir kere döndürdü yere bıraktı.Burno gülümsemesini elini saklayarak bana döndü.Bende gülümsememi tutamadığımı farkettim.Profösör ilerleyip bana elini uzattı.
“Joe”
“Angel”
Elini sıktım.Ama Joe hala Jessy’nin belini kavrıyordu.
“Burno sen Angel’a buraya anlat ben hemen geliyorum.” Dedi gülümseyerek.Jessy hala boynunu dolanmış kulağına bir şeyler fısıldıyordu.
Burno gülerek kafasını salladı.Joe , jessy’i kucağına alıp oradan uzaklaştı.
“İşte bizim aşk böceklermiz.” Dedi Burno gülümseyerk.Onaylarcasına“Evet fark ettim.” Dedim.
 Burno askılıkta duran beyaz uzun önlüklerden birini aldı.Yürümeye başladık.Bana çoğu profösörü göstererek “Evet.Burda gördüğü gibi çoğu kişi panzehiri yapmaya çalışıyor.” Dedi. Kafamı sallamakla yetindim. Elleriyle benim gibi giyinmiş 7 kişili grubu gösterdi.” Ama bizim panzehir olana kadar insanları korumamız lazım.”
Biraz ilerleyip grubunun önüne geldik.
“Bunun için bir örgütümüz var.Angel artık örgütmüzde arkadaşlar.” Dedi 7 kişilik bir gruba dönerek. Profösör bana döndü.”Merhaba Angel.” Dedi samimi bir gülümsemeyle. “Biraz ara verin kaldığımız yerden devam ederiz arkadaşlar.”
7 kişi birden bana bakmaya başlamıştı.Dördü  erkek üçü kızdılar.2 kız hemen yanıma geldi.Birinin kırmızı uzun saçları vardı.Kıskanmadım denilemezdi.Çilli suratındaki masmavi gözleride dikkat çekmiyor değildi hani.Diğerinin ise kısa kahverengi sacları yanında pek fark edilmiyordu..“Merhaba ben Sue” dedi kısa saçlı olan gülümsemeyle.”Bende Nan aslında Nancy ama Nan de diye bilirsin.”dedi diğeri.Bense sadece gülümseyebildim çünkü  yanıma gelmeyen kız dikkatimi çekmişti.Omuzlarına kadar gelen turuncu saçları vardı.Çok sinirli gözüküyordu. Ona çok dikkatli bakmış olmalıyım ki Nancy ve Sue da dönüp ona bakmıştı.Turuncu saçlı kız bir sinirle ordan uzaklaştı.”Hee Christina mı?” dedi Sue.”Onu boşver. O hep öyledir.”  Onaylarcasına kafamı sallamakla yetindim.
Erkekler bir yere toplanmış öyle oturup konuşuyorlardı.Bizde tam karşılarındaki masaya geçtik.Dikkatimi biri çekti.Kahverengi saclı açık mavi gözleriyle bana bakıyordu.Diğerlerinin konuşmasına dalmadan sadece bana bakıyordu.Sue ya döndüm.”Buraya bakan kim?” dedim merakla.”Robert’ı mı diyorsun?” dedi Sue.Büyük bir heyecanla bana döndü.”Hoşlandın mı?” Gülümsedim. “Sevgilisi yok.” Dedi göz kırparak. “Benim ki Tresh hani şu kara tenli iri yapılı olan”.Büyük bir merakla “Sevgili misiniz?” dedim.Gülümseyerek kafasını sallamıştı.O sırada Nan’in bir çocuğa dalıp gittiğini gördüm.
“Nan?” dedim ama duymuyordu.
“Nan?”
“He ne oldu ne kaçırdım?” Nan bir anda uyanırcasına etrafına bakındı.Sue gülümsedi.”Gene mi Sam ?”
“Eveeet…..” dedi iç geçirek.
“Çok hoşlanıyorsun” galiba dedim bir çırpıda.”Peki o?”
Umutsuzca kafasını salladı.Gerçekden üzülmüştüm.”Hangisi?”
“Siyah saçlı olan” dedi üzülürcesine.Çocuğa baktım.Harbiden pek ilgilenmiyor gibiydi kızlarla.”Şu sarışın olanda Christina’nın sevgilisi Richard.”dedi Sue.
O sırada Tresh bize döndü.Sue hemen bir öpücük yolladı.Tresh bir koşuda geldi.Elimi sıktı içten bir gülümsemeyle.
“Tresh.Tahminim bahsetmiştir Sue zaten” dedi Sue’nun anlına öpücük kondururken.
Ama ben gözlerimi Robert’dan alamıyordum.Robert eğilip  bana bakarak Richard’a bir şeyler söylemeside gözümden kaçmamıştı.Tresh gözlerimin kendisine bakmadığını fark edince arkasını dönüp Robert’a baktı.İşte bu kötü olmuştu.Sonuç olarak onların arasını bilmiyordum.Gidip bir şeyler diyebilirdi Robert’a ve bende Nancy gibi olabilirdim.Tresh önüne döndü hiç bozuntuya vermeden konuştu.”Buradaki herkes sana bir ders verecek savunma ,gizlenme ,silah kullanma ,kıvraklık , anahtar-kilit kırma ve benzerleri.”Bende dikkatimi Robert’tan çekip onu dinlemeye koyuldum.Ama Robert’ın hala bana baktığına yemin edebilirdim.O sırada Burno geldi.”Arkadaşınıza biraz el koymam gerek” dedi gülercesine.Bende ayağa kalktım.İlerlemeye başladık bende takip ediyordum.Bir tünel gibi bir yere girdik.Çıkmaz sokak gibiydi.Elini gene bir mekanizmaya koydu ve kapı açıldı.Yavaşça içeri girdik.Kapı arkamızdan kapandı ve asansör aşağı inmeye başladı.Önümüzdeki kapının açılmasını bekliyordum ama arka tarafımızdaki kapı açıldı oradan geçtik.Bembeyaz bir koridordaydık.”Burdaki odalarda iksirler, belgeler , silahlar falan var.” dedi. Bir odayı anahtarla açtı ışığı yaktı.Oda büyüktü heryerde belgeler vardı.Milyonlarca dolap vardı beklide.Dolapların üzerinde isimler yazıyordu.Bazısında kırmızı bir çarpı vardı.
Bir dolabın önüne geldik.”ANGEL HANS” Bu benim dolabımdı.Bir anahtar yardımıyla açtı.Belgeleri göz atmaya başladı.O sırada tam karşıdaki dolap dikkatimi çekti. “BOB HANS” Bu dedemindi.Üzerinde büyük bir çarpı vardı.”Acaba dedeminkinede bakabilir miyim?”
Burno kafasını belgelerimden kaldırdı.Gösterdiğim dolaba baktı.Yüzünün düştüğü belli oluyordu. “Hayır olmaz” dedi.Şaşırmıştım. “O benim aile ferdim. Nasıl olmaz? Buna hakkım var.” “Vasiyetinde bakılmaması isteniyor. Ben bile istesem de bakamam Angel. ” belgelere döndü.Ama kafama koymuştum.Oraya girip bakıcaktım. “Hmm…C bölümü. Nancy’le aynı odadasın.Her eşyan orda. Ama ilk olarak savunma dersine gitmen lazım.ooo….Geç bile kalmışsın.Gel seni götüreyim. ” dedi. Belgeleri tekrar dolaba koyup kitledi. Odadan çıkıp başka bir asansöre bindik.Asansör bizi yukarı çıkardı.Kapı açıldı. “Burdan itibaren kendin gidebilirsin.Halisünasyon odası.” Kafamı sallayıp asansörden çıktım.Ayakkabımın seslerini duyabiliyordm. Asansör kapsının kapanıp uzaklaştığını duymuştum.Artık tek başımaydım. Camdan duvarları olan odanın kapısının üzerinde “Halisünasyon odası” yazıyordu.İçeride kısa saçlı biri vardı.Sırtı dönükdü. Hızlı adımlarla kapıdan içeri girdim. Sonuç olarak geç kalmıştım. Kapıyı açtığımda çok ses çıkarmış olmalıyım ki hemen arkasını döndü ve o anda donup kalmıştım.Bu.. bu olmazdı. Böyle bir tesadüf? Bu Robert’tı.

TÜR - 3.BÖLÜM: Yeni Çocuk -


3.BÖLÜM(Yeni çocuk)

Kristy bütün bir gücüyle odanın diğer tarafına çekildi.Eline abisinin bezbol sopasını aldı.Tam önünde bir şey vardı.Hırlayan,büyük.Nefesi Kristy’nin yüzüne çapıyordu.Omzunun kanadığına emindi.Acıyordu da.Sopayla tam hamle yapıcakken varlık camın yanına çekildi.Pencereden ay ışığı odaya vuruyordu.Hafif de olsa yaratığın elini ve bacaklarını görülmesini sağlıyordu.İnsan gibiydi.Normal bacakları vardı.Eli ise uzun tırnaklarıyla pençeyi andırıyordu.Bir şeyi kavramıştı.Bir çanta?Evet o Kristy’nin çantasıydı.Pençelerinden Kristy’nin çantasını bıraktı.Hızlı bir şekilde pencereden atlayıp yok oldu.Kristy koşarak ışığı açtı.Penere açıktı.Rüzgarla sallanan perde, pencerenin pervazlarını yalıyordu.Pencereyi kapattı.Hemen çantasının yanına gitti.İçini yatağına boşalttı.Eksik bir şey var mı dikkatlice baktı.Çantaya hiç dokunulmamıştı.Ellerini söyle bir şaçında dolşatırdıktan sonra elinin ıslandığını fark etti.Eline baktı.Eli kan içindeydi.Ama omzu acımıyordu.Aynalı dolabının önüne gitti. Bluzünün kafasını geçirdiği yerden omzunu cıkardı.Omzu kan içindeydi.Koşarak gidip ıslak mendil aldı.Yarayı silmeye başladı.Sildiğinde ortada yara olmadığını fark etti.Tamamen kanları temizledi.Ama ortada yaradan eser yoktu.Bir anda aklına Dave geldi.Onunda anlındaki yara yok olmuşt.Belki ona yarın gidip herşeyı sormalıydı.Yada hiç bahsetmese miydi?üzerine yeni bir t-shirt giydi.Bilgisayarının önüne geçti.Hemen interneti açıp Santa Clariss’i araştırmaya başladı.İlk gelen sayfayı açtı.Bembeyaz bir ekran açılmış.Ama hiç bir şey yoktu.Tam pencereyi kapatacaktı bilgisayardan bir ışık çıktı.Yüzün birkaç hattından geçtikden sonra ışık yok oldu.Beyaz pencerenin tam ortasında bir yazı çıktı.
*Ana tür onaylandı.Okula geliyor. GÖNDERİLDİ.
Pencerede bir anda başka sayfa açıldı.
*SANTA CLARİSS’E HOŞ GELDİNİZ.TÜRLER İÇİN YAPILMIŞ OKULUMUZDA TÜRLERİN KORUMASI VE GELİŞİMİ SAĞLANMASI İÇİN KURLUMUŞTUR.
-Ne türü ya?
Kristy şaşırmışcasına web sayfada dolaşmaya başladı.Okulun yeri ormanlık alanın içerisindeydi. 3 büyük binadan oluşuyordu. Bide mezarlığa doğru bir kulübe.Arkadan bir ses gelmesiyle hemen jet hızıyla bilgisayarı kapatmaya başladı.
-Kristy uyudun umarım geç oldu.
Annesi kapıdan girmeden hemen bilgisayarı kapatıp yatağına girdi.Annesi içeri girdi Kristy yatağındaydı.Ama ışık açıktı.Işığı kapatıp dışarı çıktı.Kristy’de istemsiz olsada uyuyakaldı.
Sabah kafasının dibindeki komidinden bir titreme sesi gelmesiyle Kristy gözlerini açtı.Telefonunu elin aldı.
*Uyandınmı uykucu :D
-Ah Liz uykumu bozdun yaa.
Hemen tek eliyle mesajını yazdı.
*Sayende evet Liz -.-
Göndere bastı. Yatağından doğruldu. Dolabını açtı. Üniformalarını çıkardı. Ama 1 saniye. Bugün serbest giyinebilirdi. Üniformalarını dolabın içine fırlatıp dar bir kot pantolon çıkardı. Üzerine de belden sıkmalı kısa kollu bir blüz.Cep telefonunu cebine sıkıştırdı.Yanınada cüzdanını aldı.Aşağı indi annesi kahvaltıyı kuruyordu.
-Bu gün erkencisin?Ne bu heyecan yeni okul için mi?
O sırada Kristy cebinde bir titreşim hissetti.Eini soktu cep telefonunu çıkardı.
-Yok ya Liz yüzünden.
Annesi ona çok içtenlikle gülümsüyordu.
*sen beni bırak thomsan özledi seni bebeğim.
Kristy yüzünü buruşturdu.
*Bana ne ondan yiaaa ….
Mesajını bir çırpıda yazıp gönderdi.Telefonu tekrar cebine yerleştirdi.Sofraya oturdu. O sırada babası geldi.Kristy’e baktı biraz şaşırdı.
-Hayatım kızımız erkan kalkmış.
-Evet tatlım.
-Ne oldu dışarıda devrim mi var.
Annesinin kahkaha atması salondaki masadan duyuluyordu.
-Hiç komik değilsin babaaa…
Kristy de babasına gülümsedi.Babası sofraya oturdu.Beraber güzelce kahvaltı yaptılar.Saate baktı servisi nerdeyse gelmek üzeriydi.Sofradan kalktı. Ayakkabılığa gitti.
-Anneeee convers’im nerde ?
-Bavula koydum.Babetini giy.
Babetlerini çabucacık giydi.Annesi mutfaktan geldi Kristy’e sıkıca sarıldı.Arkasındanda babası.
-Kendine dikkat et Kristy.Duyduğun bir şey olursa görünmese bile kendini korumaya al.
-Ne?
Kristy şaşırmıştı.Dışarıdan korna sesi gelmesiyle konuşma sona erdi kapıyı açtı.Missy’i şöyle bir sevdi.Dışarı çıktı arkasına dönüp ailesine el salladı.Sonrada servisine bindi.Dave’in yanı boştu.Yanına geçip oturdu.
-Hey ne haber?
-İyi işte.Akşam eve gidince nasıldı?
Akşam mı? Dave bir şeyler mi biliyordu.O yara izini camdan falan görmüş müydü? Kristy anlamazca gözlerini kıstı.Dave bir an paniğe kapıldı.
-Şe..y diyorum ki söylediğim şeyi araştırdın mı?
-Aa evet.Ana tür Mana tür. Pek ilgilenmedim işte.
-Ana tür mü?.. Aaa evet anlıyorum.
Kristy kafasını Dave’den çevirdi.Yola baktı.Servis başka bir yoldan gidiyordu.Arkasından birinin dürtmesiyle kafasını çevirebildi.
-Ah Liz?
-Kızım nerdeydin özlettin kendini ya.
-Ah bir günde mi?
-Özeliklede Karen…
-Ah sorma evet.
2’side güldüler.Bir anda ikisininde dikkatini çeken biri bindi.Aynı anda “WAOOW” dediler.Dave bunlara döndü ve ikisininde servise yeni gelen çocuğa takılı plak gibi baktıklarını fark etti.Dave yüzünü buruşturdu.Hemen pencereye kafasını döndü ve bir andayüzünün yansımasını camda gördü.Burnu değişmeye başlamıştı.Hemen eliyle burnu nu kapattı.Sinirlerine bir an hakim olamamıştı.Liz Kristy’e fısıldadı.
-Bu yakışıklıda kim.
-Valla bende bilmiyorum.
Çocuk servise göz dezdirdi.Kristy’nin yanı boş olduğunu görür gözmez ilerledi.Her adımında deri kokusu yayılıyordu.Kristy bu kokuyu daha önce revirde duyduğunu anımsadı.Çocuğun üzerinde deri ceket altında kot vardı.Anlaşılan oda yatılı okula gidicekti.Serbest giyinmişti.Siyah uzun,düz saçları vardı.Bir perçemi zümrüt yeşili gözlerinden birini kapatıyordu.Kulağında kulaklıkla müzik dinliyordu.Hemen Kristy’nin yanına geçti.Kulaklığını çıkardı İpodu’na sarıp cebine soktu.Etrafa şöle bir göz gezdirdikten sonra Kristy’e döndü.
-2.Sınıfsın galiba ama anlaşılan yol Santa Clariss’e.
Çocuk Kristy’e içdenlikle gülümsüyordu.Kristy’de karşılık verdi.Liz’in arkadan dürttüğünüde fark etti.
-Evet.
-Ben Jackson.
Jackson gülümseyerek elini uzattı.Kristy elini fark etti ve oda gülümseyerek elini uzattı.
-Kristy
Dave yanına döndü.Ve konuştuklarını fark etti. Tekrar cama döndüğünde gözlerinin tamamen değiştiğini fark etti.Gözlerinde hiçbir mavilikten eser yoktu.Sarı kısa saçlarının arasından 2 tane bişey çıkmıştı.Hemen kopşonunu geçirdi.Elini cebine uzandı küçük bir cam şişe alıp hemen içti.Jackson bunu fark etti.Ama hiç istifini bozmadan konuşmaya devam etti.Dave gözlerini kapatıp açtı.Yansıması normalede dönmüştü.Ama Kristy ve Jackson konuşmayı ilerletmişleri.
-Benim evde kedim var yılanı nasıl besliyorsunuz? Tehlikeli değlmi?
-Her yılan tehlikeli olmak zorunda mı? 
İkiside gülüştüler.Servis durdu ve tüm öğrenciler büyük bir hücum halinde okul bahçesine indiler.
-Kristy seninle tanışmak güzeldi.Şimdi işim var son ders görüşürüz.
-Seninlede Jackson
Jackson oradan hemen ayrıldı.Kristy Dave’e döndü.Ama Dave yeterince kızgın görünüyordu.Kristy Jackson’u görünce Dave’i unutmuştu.Tabi alınmış omalıydı.
-Ya Dave…
-Benimde işim var zaten.Görüşürüz.
-Ama Dave…
Dave tüm hızıyla oradan ayrıldı.Kristy arkasından baka kalmıştı.Nasıl böyle bir şey yapabilmişti.
-Kızıııım tavladın çocuğu.
Liz’in sesi arkadan geldi.İkiside gülüştülerKristy gülmesine rağmen Dave kafasına takılmıştı.
-İyi çocukmuş valla.
-Ev-vet! Thomsan kıskanıcak tatlım.
-Ay ben Thomson’ı sevmiyorum ne kadar Amerikan Futbolu oynasına rağmen çok itici.Tüm kızlar ne buluyosa zaten.O değilde ilk ders ne ?
-Tarih.ıyy!
-Hadi gidelim o zaman.
Tarih sınıfına çıktılar.En arkadaki sıralara geçtiler.Sınıfa 3 kız girdi.İkisi esmer biri sarışındı.Sarışın olana takma ismi olarak mariposa(kelebek) diyorlardı.Bu takma adı da sırtında olan omuzlarının önünden kalçasına kadar olan kelebek kanadı şeklindeki dövmesinden alıyordu.Kız güzeldi.Okulun en popiler kızlarından biriydi.Kızın en yakın dostu yoktu.Tüm kızlarla çıkarları amacıyla takılırdı tabi bu erkekler içinde geçerliydi.Geçen sene sınıfta bir erkekle yakalanmıştı.Çocuk okulun en ezik en inek öğrencisiydi.Ödev kopya ve benzeri ihtiyaçlarını giderdiği için onunla yatıyordu.Esmer kızlara gelirsek okulun en çirkin kızlarıydı.Karen’ın hala onları çıkarları amacıyla takıldığını anlamamışlardı. Beyinsiz olduklarını da buradan anlayabiliriz tabi.
Karen Kristy’i fark etti ve şaşırmış mutlu olmuş bir yapmacık suratla hemen yanına geldi.Kristy Liz’e öyle bir bakış attı ki Liz gülmemek için zor tuttu kendini.
-Hey Kiti ne haber?
Kristy’e Kiti diyordu.Bir insan anca bu kadar yapmacık olabilirdi.Kristy hiç istifini bozmadı.
-İyi Karen.
-Dün yoktun canım ya özledim seni.Tüm okulda olmadığın fark edildi.
Ah. Evet şimdi anlaşılıyordu neden hemen Kristy’nin yanına geldiği.Her zamanki gibi çıkar ilişkisi.
-Alt tarafı bir gün canım ya.
Karen gözlerini Liz’e devirdi.Liz’in suratında hafif tebessüm vardı.
-Sen hala bu ezikle mi takılıyorsun?
-Sen hala beyinsizleri mi kafalıyorsun?Görünüşe bakılırsa çirkinlere zaafın var canım.
Karen’ın suratı hemen düşmüştü.Tüm sınıf gülmeye başlamıştı.Bu Karen için bir felaketti.Sinirlendiği her halinden belli oluyordu.Karen gözlerini sınıfta gezdirdi.Hiç istifini bozmadı ama gözleri gittikçe kararmata başlamıştı.beyez olan bölümler yavaşça kararıyodu.Gözlerinin yeşili yavaşça koyulaşmaya başlamıştı.
-Kendini dikkat et Kristy aman kelebeğe yem olma!
Çok acayip ses tonuyla söylemişti.Tüm sınıf sessizleşti.Karen elindeki kitaplarla arkasını döndü.Sınıftan çıkıp gitti.Kristy Liz’e döndü.Liz anlaşılan bayağı bozulmuştu.
-Salla onu ya.Kendini bir bok sanıyor.
-Eveet herkes sırasına bakalım.
Bayan Margret kara kıvırcık saçlı tombul bir bir kadındı.Tarih dersini bir insan anc bu kadar kötü anlatabilirdi.
-Bugün size anlatacağım ders mitilojik yaratıklarla ilgili.Bu yüzden size kitap dağıtmam istendi.Layla kitapları dağıt tatlım.
(Soldaki resim Thomsan'ın sembolik resmidir)


Layla küçük inek bir kızdı. Saçları iki kulak yapardı her gün.Kitapları aldı teker teker dağıtmaya başladı.Kristy bir anda kolun not çarpmasıyla hafif irkildi.Not yere düştü.Eğildi aldı yavaşca açtı.
*bu gün boşmusun :D
Kristy kafasını kaldırdı Thomsan’a döndü.Çocuğun yüzünde çapkın bir gülümseme vardı.Kristy üzgün bir surat yapıp kafasını hayır dercesine salladı.Kağıdı ufalayıp önüne döndü.O anda önüne kitapçık geldi.Küçük ince bir şeydi.Kitab şöyle bir göz gezdirirken dikkatini bir cümle çekti.
*Bu dersi iyi dinle Kristy.

26 Ağustos 2012 Pazar

DARK HUNTERS -1.BÖLÜM: İlk Kullanım -


 1.BÖLÜM (İLK KULLANIM)
“Dırıt dırıt.”, “Dırıt dırıt”.
Kafamı yastığımdan kaldırdım. Bilgisayarıma bir mesaj gelmişti: “Ah kahretsin bilgisayarı açık bırakmışım.”dedim lanet okurcasına bilgisayara.Gecenin bir vakti buda kimdi ? Güzelim ukumu bölen.Hemen bilgisayarımın önüne koştum.Tam kapatacaktım ki e-mail’imde deki mesajın kimden geldiği dikkatimi çekti.”Wosnat devlet hastanesi”.Annemin hastanesiydi.Annem de virüsü kapmıştı.Bunun için panzehir yoktu.Sadece ağrılarını dindirebiliyorduk.5 gün içerisinde oda bir avcı olacaktı ve tabi hastane onu ölüme mahkum edecekti.Mesajı açıp hemen okudum:
*Sayın Angel Hans;
Annenizin tekrardan şok geçirdi.Hastaneye gelmeniz gerekmektedir.
Ah bu olmaz annem şimdi ölemezdi! Hemen gitmem gerekiyordu. Dolaba koşup kıyafetlerime baktım.Dışarısı karanlıktı.Avcılar çoktan dışarı çıkmış olmalıydı.Elime cebime soktum ve küçük bir anahtar kavradım.Dolabın alt kapaklarından birine anahtarı geçirdiğmde çekmece hemen açılmıştı.Dedemden yadigar kalan özel kıyafeti çıkardım.Zorlukla üzerime geçirdim.Sreçti. Dışarısı soğuk görünüyordu. Üzerimede bir kaban alıp dışarı çıktım.
(Paylaşılan tüm fotoraflar karakterin özelliklerini yansıtmaktadır.Daha doğrusu kafamda kurduğum kişilere benziyor :) )

Karanlık sokakta ellerimi kabanımın cebime sokmuş ilerliyordum. Yerler dün yağan yağmurdan dolayı ıslaktı.Ayakkabımın sesi çok azda olsa duyuluyordu. Avcılardan insanları korumak için geceleri Wosnat şehrine yasak getirilmiştir.Bense bunu çiğnemiştim. Annem için her şeye değerdi.Ailemden kalan tek kişiydi ve oda birkaç gün içerisinde elimden kayıp gidecekti.Dışarıda da avcılar kol geziyordu.Her nefes verişimde duman yayıldığını görebiliyordum.Kapşonumu kafama geçirdim ve sarı saçlarımı dışardaki gizemden sakladım.
Sokağı şöyle bir kolaçan ettikten sonra hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim.Bir an önce hastanede olmak istıyordum.Yani en azından avcılarla karşılamadan.Dışarıda ne bir insan ne bir araba vardı. Tum evlerın perdelerı çekilmiş , kapılar kitlenmişti. Sokakta dolasan avcılardan korunmak için bu yeterli olduğunu sanıyordu herhalde salak insanlar. Avcıları beğensiz bir zombi zannediyolardı herhalde. İşte tam orada bir ses gelmesiyle durdum ve sese kulak kesıldım.

“Lütfen yardım edin.Lütfen.. Ahh..!” diye bağırıyordu adam acı çekrcesine.
“Kes sesini yaşayan!Seni kimin duyabileceğini zannediyorsun?”biride ona karşılık vermişti.
“Lütfen yardım ediin!”Dedi tekrardan adam ve son sözleri oldu.Birkaç mide bulandırıcı ses duydukdan sonra dönemecin oradaki binanın arkasına saklandım. Kirmetlere yapışmışcasına duvara dayanmıştım. Kalp atışım yavaşca artmaya başlamıştı.Şimdi ne olacağını aklımdan geçirirken ara ara sokağa göz ucuyla bakıyordum. Belkide büyük dedemden yadigar kalan aletler kullanmanın vakti gelmişti. Kabanımı çıkardım.Streçten yapılmış zırhın sağ kolundaki düğmesine bastım. Ara sokağa şöyle bir baktım. Sesler bir anda kesildi. Anlaşılan heyecanımı , kanımın kokusunu hissetmişlerdi. Hiç korkusuzca sokağın tam ortasına ilerledim ve orada durdum.

“ Vay vay vay! Anlaşılan bugün evinden kaçan çok insan var.Jakie Max ? Doyduk galiba?”dedi içlerinden biri.Konuşmalarına bakalırsa elbaşlarıydı.
Hepsi birden gülüştüler ama hala hiç korkusuzca oyle durmaya devam ettim.Kendimi güçlü göstermek zorundaydım.
“Anlaşılan korkusuzda.Değil mi Burno?”Demek elebaşlarının ismi Burno’ydu.Aslına bakarsanız bu ismi anımsıyor gibiydim.
Seslerin yavaşca yaklaştığı belli oluyordu.Dumanların arasından 3 buruşuk adam belirdi.Tenleri beyazlamış gözlerinin feri sönmüştü.Üzerlerindeki kıyafetler yırtılmıştı.Birinin sol tarafı komple yanıktı. Anlaşılan insan yemeklerinden birini kaçırdığı için gündüz eziyeti yapmışlardı ona.Sağ ve sol bacağımın yanından bir anda keskin zikzak giden bıçaklar çıktı.Kıyafeti ilk kullanışımdı.Ama dedem ölmeden önce bana birkaç şey öğretmişti.Üzerimdeki siyah streçle o karanlıkta görülmem çok güçtü. Buda bana 1 puan kazandırıyodu. 3 Avcı  üzerime bir hücumla ilerledi.Eğildim.Pozisyonumu aldım.Birkaç kez ”Angel sakin ol.” “Angel sakin ol.” dedim kafamdan. Gözlerimi açtım ve ilk gelenin dizine basarak zıpladım havada bir takla atıp tam arkalarına indim. Avcılar bir an şaşırıp arkasını dönene kadar  sağ kolumdaki düğmemden birine bastım hava bir anda duman olmuştu.

Avcılar dumanda beni bulmaya çalışırken içlerinden birine tekme indirdim.Avcı yere düştü. Belimden çıkardığım bıçağı kalbine geçirdim.Şimdi kaldı 3’de 2 si. Elebaşları üzerime saldırdı.Bıçağımı şöyle bir savurdum.Avcı geri giderken yere düşmüştü. O kadar konsantre olmuştum ki arkadan geline fark etmedim bile.İki eliyle ellerimi tuttu ve bileğimi burtu.Bıçağı yere düşürmütüm.Tek eliyle ellerimi tutup, diğeriyle ağzımı kavradı.Kafamı sola yatrıdı. Sıcak nefesini boynumda hissedebiliyordum.Her an ısırılabilirdim. Ellerimi hareket ettiremiyordum.

Topuğumla sertçe yere vurdum.Sırtımdan çıkan bıçaklar Avcının  tüm vücudundan içeri girdi. Kollarının gevşediğini hissettim.Topuğumu tekrar vurunca bıçaklar içeri geçti ve Avcı yere yığıldı. “Şimdi Burno yani ele başları nerde?” diye düşünüp kaskımı gece görüşüne geçirdim ve uzerime birsey atladı. Yere yığılmıstım. Haraket edemiyordum.Sonum gelmişti.
“Tamam Angel. Sakin ol.Ben avcı değilim.”dedi.
Durup debelenmeyi bıraktım.
“Değil misin?”

 Ellerimin gevşediğini hissettim. Ayağa kalktım. Duman yayılmıştı. Adamın yüzünü net görebiliyordum.Beyaz olan tenin aralarında ten rengi görülüyordu. Islanan bölümlerden boya akmıştı.Adam siyah saçlarını şöyle bir attı.
“Aynı dedesinin torunu.Çok iyi dövüşüyorsun.Bu avcıları tek başına indirebilmen bir yetenek.Bense onların arasında ajan gibi dolaşırım.Annen hasta değil , ilaca da ihtiyacı yok.Mesaj sana biz tarafından gönderildi.Kendini gösterdin Angel.” Dedi bana büyük bir mutlulukla.Bense şaşkınlığımdan sadece “Ne oluyor burada?” diyebildim.

Burno etrafa şöyle bir göz gezdirdi.İşaret parmağıyla gelmem için işaret yaptı.Bir çıkmaz sokağın duvarına döndük. Duvara elini koymasıyla duvar sarsıldı ve bir kapı ortaya çıktı. Yavaşca itirdi. Burno oradan geçti. Bende takip ettim.Kapı arkalarmızdan büyük bir sesle kapatıldı ve her yer bir anda aydınlandı.Elindeki kağıtlarda "Avcılardan insanları Koruma Örgütü" yazan bir kız geldi.Saçları kısa ve düzdü.Gözlüklerini takıp , üstüne giydiği beyaz laboratuar önlüğünü düzenledi.

“Bay Burno demek Angel'ı getirebildiniz.” 

TÜR -2.BÖLÜM: Tavşan Dudak-


2.BÖLÜM (Tavşan Dudak)
-Bir ay önce evet.Neden?
-Ergenleşiyosun tatlım. Tür dünyasında.
-Ne? Ne demeye çalışıyorsunuz Madam Molly?
-Ah  bunun açıklamasını ben yapamam  Sasha’nın tembihi var nasıl olsa yarın öğrenirsin.Şimdi sen koridorun sonundaki odaların boş olanlarından birine gir.Orada uzan herkes gidince ben senin yanına geleceğim.
      Kristy kafasını evet dercesine salladı.Yavaşca revirin koridorunda ilerledi.Her adım attığında elleri karıncalanıyordu.Florasans ışıklarının yansıması gözlerini alıyordu.Biraz ilerleyince artık ellerindeki sızı dayanılmayacak hale geldi.Madam Molly’nin dediği gibi durdu derin derin nefes aldı.Evet.Şimdi geçmişti.İlerlemeye devam etti. Tam karşısında kapı aralıktı. Herhalde boş olmalıydı.Hemen kapının önü geldi.Kapının kulpuna uzandı.Tam solunda sesler geldiğini fark etti.Bir yemek yeme sesi gibi.Kafasını hemen sola çevirdi.Odanın kapısı ardına kadar açıktı.Bu sayede içerisi rahatlıkla görülebiliyordu.
      Şişman  bir çocuk sandalyeye oturmuştu.Elinde ki  kocaman bir kartondan kovanın içinde kahve rengi parça parça etlere benzeyen bir şey vardı.Ağzını şapırdata şapırdata yiyordu.Elini kovaya daldırdı ve bir avuç aldı.Elindeki tüm parçaları ağzına tıktı.O sırada çocuk Kristy’nin ona baktığını fark etti.Gözlerini yavaşca kovadan çevirdi ve Kristy’e baktı ve bir anda korkudan yerinden sıçradı.Elindeki  kova yere düşürmüş içindekiler yerlere şaçılmıştı.Çocuk ayağa kalkmış arkasındaki koltuğa tutunuyordu.
-Senin burada ne işin var? Ödümü patlattın.
-Aaa.. Özür dilerim amacım bu değildi beni yatmam için yönlendirdiler.
-Yeni misin sen? Hani şu beklenen Kristy.
-Hayır kaç yıldır bu okuldayım ben. Asıl sen yeni misin? Seni hiç görmedim burada.
     Çocuk anlamışcasına gülümsedi. Evet dercesine kafasını sallıyordu.
-Hahahah yenisin sen.
-Hayır değilim.
-Evet öylesin aralığa kadar bekledik.
-Hayır dedim.Ne beklemesi?
-Bende evet dedim.
Çocuğun suratında hala bir dalga ifadesi vardı ama Kristy yeterince sinirlenmişti.Kapının kulpunu bıraktı ve çocuğa tam olarak döndü.Ellerineki karıncalanma hissi tekrar başlamıştı.Kristy parmaklarını şöyle bir oynattı.Bir anda tırnaklarında acıma hissi hissetti.Çocuk gözlezlerini Kristy’nin ellerine çevirdi.Çocuğun yüzündeki şapşal gülümseme ifadesinin yerini korku kaplamıştı.
-Ne.. N… Nesin sen?
Çocuk titrek sesiyle fısıldamakla yetinmişti.Kristy çocuğun ellerine baktığını fark etti.Tırnaklarına baktı.Tırnaklarında hiçbir değişiklik yoktu.Geri çekildi ve kapının yanına gitti.
-Sen delirmişsin.
Çok aşağılayıcı bir tavırla söylenerek kapıyı hızla açtı ve karanlık odanın içine daldı.Odanın kapısınıda arkasından sert bir şekilde kapadı.Şimdi hiçbir ışık yoktu odada kapkaranlık yapayalnız kalmıştı.Ama en azından o deli çocuktan kurtulmuştu.Işığı yakmaya gerek duymadan yatağa gidip oturdu.Nasıl yatağı bu zifiri karanlıkta bulmuştu?Yatağa şöyle bir uzandı.Tavanı seyretmeye başladı.Çocuk ona ne demişti?Beklenen Kristy mi? Anlaşılan çocuk birkaç şey biliyordu.Madam Molly gibi.Sasha da neyin nesiydi?Hiç böyle bir ad duymamıştı.Her sene okuldan farklı yaşlarda birkaç kişi başka okullara gidiyordu.Abisi de yatılı okula gitmesi gerekmişti.6 yıl sonrada orada ölmüştü tabi.Acaba Sasha o okulla ilgilenen kişi miydi?Eğer oysa ona bazı açıklamalar yapması gerekiyordu.Kristy gene çok yorgun olduğunu fark etti ve gözlerini kapattığı gibi uyuya kaldı.
                                         ******************************************
    Kapının aralığından ışık süzüldü.Bir topuklu ayakkabı sesi gittikçe yaklaştı.Narin ince elini Kristy’nin anlına koydu.Ateşi yoktu.Kristy keskin deri kokusuyla gözlerini açtı.Kadının üstüne giydiği siyah-yeşil deri kıyafetlerden yayılıyor olmalıydı.Kadın Kristy’i ayağa kaldırdı ve yavaşça revirin koridoruna çıkardı.Revirdeki ışık gene gözlerini almıştı.Gözlerini ovuşurturdu.Şimdi kadını daha iyi görebiliyordu.Uzun ince bir kadın karşısında duruyordu.Çok resmi giyinmiş.Deriden eteğin içine gömleğini sokmuş üzerinede bir ceket atmıştı.Gömleğinin düğmelerinde zümrüt yeşili yılan şekli vardı.Siyah düz saçları ve zümrüt yeşili gözleri de bembeyaz teninde apaçık belli oluyordu.Up uzun siyah topuklu giymişti.Çok genç göstermesine rağmen boyuna asılan gözlüklerden takıyordu.Madam Molly hemen yanına geldi.
                -Müdür Mosby geldi mi?
                 -Şimdi gelir.
Kadının sesi tıslama gibi asil bir şekilde çıkıyordu.Kristy kafasını pencereye döndü.Etraf kapkaranlıktı. Gece olmuştu.Bu kadar uzun uyumuş olmazdı.Annesi eve gelmiş olmalıydı.Ona geç kalma dememiş miydi?
-Gece olmuş.Geç kaldım.Servisi kaçırdım.Annem beni merak etmiştir.
-Endişe etme Kristy.Kaçırdığın şey servis değil toplantı.Saat 6.Annenlere haber verdim.Seni ben bırakacağım. Zaten annenler bu vakti bekliyorlardı kaç zamandır.İstediğin yerde dolaşabilirsin Müdür Mosby’le konuşmamdan sonra seni bırakıcağım.
-Annemlerin neyi beklediğini de nerden biliyorsunuz?
-Senin hakkında senden çok şey biliyorum Kristy.
Kristy şaşırmışcasına kadına baktı.Madam Molly bir an telaş içerisine girdi.Sanki bazı şeyler ortaya çıkacak gibi.Sanki bir espiri yapılmışcasına gülerek konuşmaya çalıştı.
-Ahahaah Sasha komiksin.Dave okulda onlar zaten iyi arkadaşlar onla takılabilirsin.
-Madam Molly bazıları yanlışıkla ağzından bir şey kaçırmasını istemeyiz dimi?Tabi ben Dave’e güveniyorum amaa….
-Tabi.. tabii …. İstemeyiz.
Tombulca kısa bir adamın kapıyı açmasıyla konuşma yarıda kesildi.Evet bu şapşal iyi kalpli adam onların müdürüydü.Müdür Mosby çok saf bir adamdı.Metal kapakları 1 dolar diye kandırıp 2 adet cupcake alabilirdiniz.
-Aaa Sasha toplantıdan çıktın demek.Yarında son toplantıyla çocukları götürüyosun galiba.
Adam Kristy’i fark edince yüzünde bir şaşırma oluştu.
-Kristy? Senin burada ne işin var evine gitseydin ya?
-Şey servisimiz kaza yapmıştıda.
-Aa evet…
-Tamda Kristy gidiyordu değil mi?
Sasha Kristy’nin gözlerine öyle bir bakmıştı ki… Kristy duraksadı.Bu yüz…. Bu gözler…. Bir yerden hatırlıyodu ama nerden?
-A… Şey… Evet.
Bu bakışlara boyun eğercesine revirdeki kapıya gitti ve kendini dışarıya attı.Şimdi boş sessiz karanlık bir koridorda yapayalnızdı.Bi anda dudakları kaşınmaya başladı.Sonrada dudaklarının üstü.Elleriyle dokunduğunda dudağının üstü pütür pütür olduğunu hissetti. Bu katta sadece erkekler tuvaleti vardı.Okulda kimsenin olmadığı aklına gelince hemen erkekler tuvaletine ilerledi.İçeri girdi ve aynanın karşısına geçti.Elleriyle dudaklarının üstünü yokladı.Milyonlarca küçük sivilcemsi bir şey vardı.
-Of! Kahretsin.İğrenç.Gene mi sivilce ?
-Senin burada ne işin var?
Arkadan bir erkek sesi gelmesiyle Kristy yerinden zıpladı.Arkasını dönmesiyle sarışın mavi gözlü bir çocukla karşı karşıyaydı.
-Of korkuttun beni aa şey.. ben aynaya bakmak için gelmiştim sadece.Sen burada şey … Mi…. A… Çok özür dilerim.
-Yok sorun değil.
Dave gülümsedi.
-Dave‘di dimi?
 -Evet Kristy olmalısın sende.
-Evet. Yalnız resmi olarak tanışma ortamımız çok güzel acaba dışarı çıksak mı buradan?
Dave güldü.Kristy’de karşılık verdi ona.Okul kordidoruna çıktılar biraz ilerleyip okul grişindeki resepsiyonun oraya gittiler.Orda oturulacak çok rahat koltuklar vardı.Oraya kuruldular.
-Dudaklarına ne oldu?
-Şey.. Çok mu kötü duruyor?of ya! Sivilce çıkıyor her zamanki gibi nefret ediyorum.
-Yoksa sende mi tü..
Dave gülümsedi.Bazı şeyleri anlamışcasına.
-Belkide sivilceden daha fazla bir şeydir.
Kristy şaşırdı.Gözlerini kıstı.Yüzündeki ifadeden “Ne demek istiyorsun”  demek istediği anlaşılıyordu.Dave Kristy’nin  bir şey bilmediğini anladı.Gülümseyerek devam etti.
-Yani bir tür olabilir.
Topuklu ayakkabı sesi gelmeye başlad.Dave fark edince hemen Kristy’e eğildi.
-Santa Clariss.Eve gidince Google’dan bak.
Kimsenin duymasını istemediği için fısıldarcasına söylemişti.Sasha karanlık koridorun içinden belirdi.İkiside kafasını kaldırıp Sasha’ya döndü.
-Dave senin baban gelmiş.Gitsen iyi olucak
Sasha yanlarına iyice yaklaştı.
-Akşam eve gidince valizlerinizi hazırlayın. Evinizden gelip alınacak.Yarın akşam son toplantımız.Sonra da yeni okul. Yarın serbest kıyafetle gelebilirsiniz. Dave bahsettiğim kristali unutma.
-Tamam.
Bir dakika bu o kadındı. Yatılı okula gönderen kadın.Şimdi onu da gönderecekti
-Ne okulu? Bana okuldan bahsedilmedi.
-Arabada sana bahsederim. Dave ‘ i bekletmeyelim.
Dave ve Kristy ayağa katlı.Sasha Kristy’nin omzundan tuttu yavaşca karanlık koridora götürdü.Kristy giderken arkasını döndü.Dave orda duruyordu.Gülümsedi.Yürümeye devam edip elini salladı.Dave’de karşılık verdi.Kristy önüne döndü tekrar bir arkaya göz gezdirdi ama Dave orda yoktu.Bir anda yok olmuştu.Kristy önüne döndü ve Sahsa’nın onu nereye götürdüğüne baktı.Otoparka indiler.Arabayı bulmaları zor olmadı.Hemen arabaya bindiler.Sasha Kristy’nin önde oturmasını istedi.Sasha arabayı çalıştırdı ve ilerlemeye başladılar.Araba bayağı büyüktü.Koltuklar deriden yapılmıştı.Kristy Sasha’nın deri takıntısı olduğunu aklıdan geçirdi.
-Evet Kristy söyle bakalım son günlerde ne yaşıyorsun?
-Hiçbir şey.
-Hadi ama sende biliyorsun.Dilinde uyuşukluk suratında bir değişim gözler vesaire ve saire
-Hmm sanki tırnaklarımda ve dudaklarımdan bir şeyler oluyor ama bende anlamadım.
-Sen Tonyberg ailesindendin dimi?
-Aa evet.
-Kokundan anlamalıydım pisicik.Yarın akşam dediğim gibi toplantı var ona katılacaksın.Arkasından da yeni okul.Kardeşin için çok üzgünüm.
-Evet bende size bunu sorucaktım.Abim nasıl öldü? Sizi hatırlıyorum.6 yıl önce eve gelip ailemle konuşmuştunuz.Ve bana gözlerinizi dikip gülümsemiştiniz.
-Aa demek hatırlıyorsun.Max iş üzerindeyken öldü.Çok talihsiz bir ölüm.Daha bide 22 yaşındayken.Aslında ana türden gelmesine rağmen görüp karşı koyması lazımdı ama koyamadı.Halada biz onu araştırıyoruz zaten sende okuldaki savunma derslerinde öğrenceksin.
-Neyden bahsedyorsunuz? Ne işi? Neyi görmesi lazımdı?
-Ailen sana hiç bir şey bile mi bahsetmedi? Neyse okulda detaylı bir şekilde öğrenirsin.Yarın dediğim gibi serbest giyin ve valizini hazırla.
Gelmişlerdi.Sasha suratıyla evlerini işaret ediyordu.
-Teşekkür ederim.
-Bir şey değil önemli bir şey olursa haber ver ailende telefon numaram var.
Kristy kafasını salladı.Kapıyı açıp evlerinin kapasının önüne geldi.Çantasını eline almak için yöneldi.Ama çantasını unuttuğunu hatırladı.
-Ah..Kahretsin be!
Kızgın bir şekilde kapıyı çaldı.Kapıyı hemen annesi açtı.
-Ah tatlım sonunda gelebildin.
-Evet anne ya ne gündü ama.
Kristy hemen ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.Babası televizyonun karşısındaydı.Her yeri yemek kokusu sarmıştı.Annesi sofrayı hazırlıyordu.Etrafı mis gibi iç pilav ve kızarmış tavuk kokusu sarmıştı.Missy salonda koltuğun üstünde uyuyordu
-Nerdeyse yemek hazır.Üzerini değiştir elini yüzünü yıka sofraya gel.Ben senin valizinide hazırladım.
-Sağol anne.
Annesi büyük bir içtenlikle gülümsedi.Ama yüzündeki endişeyi saklamayı hiç beceremiyordu.Kristy odasına çıktı.Kapısını aralık bıraktı ve üstüne pijamalarını giydi.Dave söylediği Santa Clariss’i araştırmak için bilgisayarını açtı ama o sırada Misssy kafasını aralıkdan geçirip kendini odaya soktu.Yemekden sonra bakmaya karar verip biraz Missy’i sevdi.Tuvalete gitti.Ellerini ve yüzünü yıkadı.Havluya yüzünü sildi havluyu dudaklarını silerken kapattığı gözlerini açtı.Bir anda gözleri aynada yılan gözü gibi gördü.Bir çğlık attı.Annesi koşarak geldi.Kapıyı yumruklayarak bağırmaya başladı.
-Kristy ne oluyor? Kristy cevap ver.
Kristy gözlerine yoğunlaştı.Gözünd ne kahve rengi ne de beyaz yer kalmıştı.Siyah olan bölümü çizgi haline gelmişti.Diğer tarafları ise bal sarısı olmuştu.Havluyu tam olarak çekti.Dudakları nerdeyse tavşan dudadığı gibi olmuştu.ikiye ayrılmıştı sanki.Bir çığlık daha koptu.
-Kristy ne oluyor cevap ver!
Kristy geri çekildi.Arkasındaki duvara çarptı.Gözlerini kapattı derin derin nefes aldı  ve bir anda annesinin sesi kesildi.Gözlerini açtığında her şey normaldi ne tavşan dudadığı ne gözler.Bugün zaten zor bir gün geçirmişti.Böyle halisünasyonlar görmesi normaldi.Kafasını salladı.Kapıyı açıp dışarı çıktı.Annesi ve babası sofrada oturuyordu.Sofraya fırında kızartılmış koca bir tavuk duruyordu.Yanındada iç pilav ve mezeler çok leziz duruyordu.Tavuk o kadar güzel kızarmıştıki.Enfes kokusu ve görüntüysüle dolmuş kadar oluyordunuz.Hemen geçip sofraya oturdu.Bir kaç paça et aldı.Pilavıda tabağına koydu.Yemeğe başladı doymazcasına durmadan yiyordu.Kristy anne ve babasının ona baktığını fark ettiğinde bir an duraksadı.Ağzını peçeteye sildi.
-Bir şey olmadı.
-Ne olmadı hayatım.
-Banyoda diyorum bir şey olmadı sadece aynada bir an kendimi görünce korktum.
-Neyden bahsediyorsun tatlım?
-Neyse ya boşverin.
Kristy şaşırmıştı.Belki kafasında annesinin bağırmasınıda hayal etmişti.Ama çok gerçekçiydi.Yemeğini bitirdi tabaklarını lavobonun yanına koyup yukarı çıktı.Odasının ışığı açıktı.Halbuki giderken ışığı kapatmıştı.Kapıyı hafif araladı ve içeriye bir adım attı.Kimse görünürde yoktu odaya bir iki adım daha atmasıyla bir anda gürültüyle kapı kapandı.Kristy korkuyla arkasını döndü.O sırada ışıkda kapandı ve omzunda soğuk bir pençemsi elin tuttuğunu ve tırnakların omzuna battığını fark etti.